MAKALELER

Bebeğinizle Bağ Kurun

Bak Bana :)
Bebeğinizle Bağ Kurun

Bebekler Bağ Kurmak ve Öğrenmek İstiyorlar

Ebeveynler, bebeklerinin bağ kurma hamlelerini yanıtsız bırakmadan önce bir kez daha düşünmeliler. Farklı üniversitelerin önemli isimlerini bir araya getirerek yapılan ve Child Development dergisinde yayınlanan kapsamlı bir araştırmaya göre, bebeklerin ebeveynlerinin kendilerine bakıp bakmayacağına (yani ilgilenip ilgilenmeyeceklerine) dair beklentileri, yani dikkatleri üzerlerine istediklerinde ebeveynlerinin onların yaptıkları hamlelere olumlu yanıt verip vermemesi bebeklerin öğrenme isteklerini de belirlemekte.

Bebekler bağ kurma ya da dikkat çekme hamleleri yaptığında, ebeveynleri tutarlı ve sürekli biçimde olumlu yanıt veren çocuklar, daha çok hamlede bulunuyorlar. Dolayısıyla ebeveynleri ile çocuklukları boyunca daha fazla işbirliği içinde oluyor, daha kolay sosyalleşiyor, dahası daha çok şeyi öğrenmek istiyor; hemen hemen tüm gelişim alanlarında yaşıtlarına göre daha ileride olabiliyorlar.

Anne-babaların dikkati daha çok bebeklerinin üzerinde ve bebeklerinin dikkat çekme hamlelerinin ardından onlara odaklanma süreçleri kaliteli ise, bebekler daha sık gülümsüyor, daha sık ebeveynlerine bir şeyler gösteriyor, farklı hareketleri daha yoğun olarak yapıyor ve öğreniyorlar. Tersi durumlarda ise, ebeveynlerin dikkatini çekmede diğerleri kadar şanslı olmayan bebekler, daha sık ağlıyor, bağırıyor ve ebeveynlerini zora sokacak davranışları (bir şeyleri fırlatmak vb. gibi) daha sık yapıyor; belki de en önemlisi daha az öğreniyorlar.

Unutmayın, araştırma da aynı şeyi söylemekte: önemli olan, bebeğinizle geçirdiğiniz vakit, süre değil, onun dikkat çekme, bağ kurma hamlelerine kaliteli yanıt vermeniz.

Nasıl mı? Aşağıdaki birkaç tüyo, bağ kurmanızı sağlamakla kalmayacak, bebeğinizin zekasını da geliştirecektir.

Sürekli konuşun: Bebeğinizin ilk doğduğu aylarda, alabileceğiniz tek karşılık, çoğu zaman boş bir bakış olsa da konuşmaya devam edin. Çocuğunuz konuşmaya istekli göründüğü bir süre onu cesaretlendirerek beklemeyi unutmayın.

Gördüklerinizi paylaşın: Bebeğinizi pusetine ya da ana kucağına koyun ve birlikte yürüyüşlere çıkın. Yürürken ona etrafta olup biteni anlatmayı ve göstermeyi unutmayın. “Bu küçük bir köpek”, “Şu kocaman kocaman ağaçlara bak!” ya da “Şu itfaiye arabasının sesini duydun mu?”

Kitap okuyun: Tekrar tekrar! Araştırmalar, 8 aydan itibaren bebeklerin bir hikayeyi 2 ya da 3 kez dinledikten sonra, içindeki kelimeleri öğrenmeye başladıklarını gösteriyor.

Ara vermeyi unutmayın: Her gün en azından birkaç dakika, hiçbir şey yapmadan, müzik olmaksızın, parlak ışıklar, oyuncaklar olmaksızın bebeğinizle yerde oturun. Bırakın içinden ne gelirse onu yapsın, sizinle dilediği gibi bağ kursun.

Siz de onu taklit edin: Bebeğiniz büyüdükçe, yaptığı her şeyi sizin de tekrarlayıp tekrarlayamadığınızı görmek için, garip sesler çıkarmak, geriye doğru emeklemek ya da gülmek gibi aktivitelerle, tüm yaratıcılığını kullanacaktır.

Televizyonu kapatın: Televizyonun ne kadar eğitici ya da beynini uyarıcı olabileceği önemli değil; bebeğinizin her şeyden çok birebir etkileşime ihtiyacı var.

Duygularınızdan bahsedin: Uyku vakti geldiğinde, çocuğunuza bugün onu neyin üzdüğünü ve neyin mutlu ettiğini sorun, sizin için günün duyguları nelerdi – bunları paylaşın. Günü yeniden hatırlamasını sağlayarak, hem geçmiş zamanı ve duygularını tanımlamayı öğrenmesini sağlamış, hem de duygusal zekasını geliştirmeye katkıda bulunmuş olursunuz.

Bu yazı Filiz Kaya Ataklı tarafından hazırlanmıştır ve tüm hakları saklıdır. Her türlü soru görüş ve önerileriniz için: filiz@psikolojistanbul.com