MAKALELER

Yaşlanma Paradoksu

yaşımız ilerledikçe daha iyi hissediyor olabilir miyiz?
Yaşlılıkta Mutluluk

Yaşlanma Paradoksu: Yaşımız İlerledikçe Daha İyi Hissediyor Olabilir Miyiz?

Yaşam ortalaması giderek artmakta; dolayısıyla artık toplumsal olarak “kaç yaşın yaşlı kabul edildiği”ne dair algımız da sürekli olarak güncellenmekte. Yaşlılık geleneksel olarak tüm dünyada fiziksel, bilişsel ve psikososyal işlevselliğin düşmesi olarak tanımlanır; hatta bir çeşit “halk sağlığı sorunu” olarak görülür.

California Üniversitesi tarafından yapılan araştırma bu tanımlamalarla hemfikir değil. Başarılı Yaşlanma diye tanımlanan bir dizi değişkenin değerlendirildiği ve 1006 kişinin katıldığı kapsamlı çalışmada, katılımcılarla hem sözel hem de yazılı bir dizi görüşme yapıldı. Sonuçların yayınlandığı dergi ise önemli bir bilimsel yayın: American Journal of Psychiatry. Bakalım sonuçlar neler söylüyor…

Öncelikle şunları belirtmeliyiz ki, araştırmanın örneklem grubu son derece geniş; bir diğer artısı da fiziksel, bilişsel ve psikolojik değerlendirmeleri son derece ayrıntıyla alıp, kontrollü bir biçimde birleştirmesi; araştırmacıların ünü ise saymakla bitmiyor. Yani güvenilir bir çalışma. Sağlıklı Yaşlanma (SAGE – Successful Aging Evaluation) araştırmasına katılanlar 50 ile 99 yaş arasında değişen yetişkinlerden oluşmakta. Katılımcıların ortalama yaşı ise 77. Sonuçlar ise şu şekilde:

  • Yaşlılıkla birlikte fiziksel ve bilişsel işlevsellik azalsa da, zihinsel işlevler artmakta
  • Eğitim düzeyi yüksek olan kişilerin “Sağlıklı Yaşlanma” konusundaki öznel değerlendirmeleri daha yüksek
  • Yaş ilerledikçe ve yaşlılığa dair kabul arttıkça ise şunlar görülüyor:
    • Bilişsel becerileri daha iyi
    • Zihinsel ve fiziksel sağlığına ilişkin değerlendirmeleri daha olumlu bir hal alıyor
    • Zihinsel ve duygusal becerileri çok daha iyi hale geliyor
  • Katılımcıların Toparlanma (çabuk iyileşme-resilience) özelliği yüksekse, fiziksel açıdan düşük skorlar alsa da, fiziksel sağlığına ilişkin değerlendirmeleri de yüksek oluyor. Ancak toparlanma özelliği düşükse, fiziksel sağlık açısından daha yüksek puanları olsa da, Sağlıklı Yaşlanma skorları düşük oluyor
  • Benzer şekilde, kişinin fiziksel sağlığı yerinde olsa da, depresyon düzeyinin orta ya da yüksek olması, Sağlıklı Yaşlanan bir birey olmasını önlüyor.
  • Katılımcıların genel iyilik hali, yaşla birlikte yükselmekte. Hatta gelir düzeyi, eğitim düzeyi ya da evli olup olmama gibi önemli değişkenler eklendiğinde dahi, yaygın kanının aksi bir sonuç ortaya koymakta: genel memnuniyet düzeyinin artması durumu değişmemekte.

Tüm bu sonuçlardan bizler hangi sonuçları almalıyız?

Yaşlılarla ilgilenen herkesin, uzmanların, ailelerin vb. iyimser bir yaklaşım sergilemesi, yaşlılığı toplumsal olarak sıkıntı yaşanan değil, keyif veren bir dönem olarak yaşamamızı, yaşatmamızı sağlayabilir. Araştırmacı Jeste’ye göre yaşlıların, sağlıklı yaşlanmalarını sağlamak, sadece gençlerin finansal bir güçlük olarak gördükleri bir problemi ortadan kaldırmakla kalmayıp, gençler için de büyük bir kaynak haline dönüştürülebilir; sonraki kuşaklar için bir hazineye dönüşebilir. Araştırmacının ruh sağlığı uzmanlarına da bir sözü var: “Mükemmel fiziksel sağlık, ne sağlanması mümkün bir hedef, ne de mutluluk açısından etkili bir değişken. Kişilerin toparlanma becerilerini arttırarak ve depresyonu önleyerek, sağlıklı yaşlanmayı sağlamamız mümkün.”

Bu yazı Filiz Kaya Ataklı tarafından hazırlanmıştır ve tüm hakları saklıdır. Her türlü soru görüş ve önerileriniz için: filiz@psikolojistanbul.com